8 Mart 2011 Salı

Uçan Aşçı'nın Günlüğü / Mehmet Öz'ün Tavsiyeleri

Bu aralar çok çalışıyorum. Ekstra yani. Gidiş gelişlerimin araları daha hızlı olmaya başladı. Bu durumda beni çok yıpratıyor. Ayın ortalama 20 günü evden uzağım. Bazen daha fazla. Biraz domestik bir tipmişim belki de. Yeni yeni anlıyorum. Evimde olmayı ne kadar özlediğimden artık bahsetmeyeceğim zira kendi kendimi bile darlamayı başarıyorum artık bu duygum yüzünden. Artık bunu düşünmek istemiyorum.
Ama en çok yapmayı özlediğim şey yemek belki de. Bu benim içimde hep bir tutku olarak kalacak bu gidişle. Unvanında şef olup da yemek yapamayan bir ben ve iş arkadaşlarım varız herhalde. İronik değil mi? Dünya devinde şef diye çalışıp, yemek yapamayıp, eve gittiğim ilk fırsatta kolları sıvayıp deliler gibi yemek yapıyorum zira hala heyecanımı koruyorum.
Birazdan İstanbul için yola çıkacağım. İnanın eve gideceğim için o kadar mutluyum ki, bunun sözcüklerle tarifi olamaz. Sürekli bu duygumu yazmak, yazmak ve biraz daha yazmak istiyorum. Bangkok’a indiğimden beri girdiğim kaçıncı entry bu bilemiyorum. Zira blogum sanki sahip olduğum gerçek tek şeymiş gibi geliyor şu anda.
2 gün sonra Shanghai’a gideceğimi düşünmek dahi istemiyorum. Sıkılmamın asıl sebebi olarak da gittiğim yerlerde çok kısa kalmamı ve son zamanlarda sürekli aynı yerlere gitmemi görüyorum. Gerçi geçen ay washington ve chicago yaptım ama yine de bir süre sonra her yer aynı oluyor. Global bir insan olup çıkıyorsunuz. Bugün Shanghai’da yarın Seoul’de. Bizler için uçak kapısının nereye açıldığının artık bir önemi yok.
Bugün yemek tarifi vermeyeceğim ama belki izlemiyorsunuzdur diye gıdaların sağlık yönünü ele alan Mehmet Öz’ün izlediğim tavsiyelerini blogum aracılığıyla sizlerle paylaşacağım.
Misal kereviz sapı çiğnemek ağız kokusuna çok iyi geliyormuş. Geçen gün bizzat kendim denedim. Uçakta istirahatten kalkınca ağzım kokuyormuş gibi hissettim. Tam dişlerimi fırçalayacaktım ki, dur dedim bir deneyeyim. Gidip peynir tabağının yanında gizlenmiş olan kereviz saplarından kemirdim 5-6 tane. Şöyle bir hohladım. Geçmişti. Demek doğruymuş dedim. Mehmet Öz’e teşekkür ettim J
Siyah çay da aynı probleme iyi geliyormuş aklınızda bulunsun.
Mesela Muskat (nam-ı diğer hint cevizi, “nutmeg” ne derseniz yani) afrodizyak etkisine sahipmiş. Ama çok ağır bir lezzete sahip olduğu için 1/8 çay kaşığı oranında kullanın diyor. Biliyorsunuz fazlası damağınızı duman edebilir. Patates yemeklerine çok yakıştırıyorum ben. Bir de mutlak surette beşamel sosun içine.
Bir de gıdaların dışında geçen gün dedi ki, gençlikte sahip olduğumuz bazı alışkanlıkları yaşımız ilerleyince de devam ettirmeliymişiz mesela bunlardan ikisi yüksek sesle müzik dinlemek ve küfür etmekmişJ Tuhaf değil mi? Küfür etmek insanın duygularını dışa vurmasına yardımcı olduğundan içinde kötü bir şey tutmamasına yarıyor sanırsam. Yüksek sesli müzik dinlemeyi detaylı anlatmadı ama kendisine inancım tam. O yüzden artık arabada giderken müziğin sesini birazcık daha açıyorum J  
Şimdilik bu kadar. Ben sağlıkçı değilim ne de olsa, aşçıyım J
Sevgiler 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Terbiyeli Ispanaklı Sebze Çorbası

Bu hafta epey iyi geçti diyebilirim. Haftamın en eğlenceli günü ise, Show TV Ana Haber Bülteninde ünlü diyetisyen Selahattin Dönmez ile bi...